Organize katliam planı!

Alaattin Metin, F.Bahçeli futbolculara kurulan ölüm tuzağını yazdı. Olay yeri inceleme ekibinden bir uzmanla konuştum. “Bilerek ve planlanarak yapılan bir olay. Önce panik yapmak için otobüsün önüne ateş açmış. Sonra ikinci hamle de de şoför tarafına. Bu iki atışı saniyeler içinde yapan kişi acemi olamaz.”

Korkunç olayı saniye saniye yaşayan tek gazeteciyim. Her zaman F.Bahçeli futbolcuları taşıyan otobüsün şoförün yanındaki koltukta oturan özel korumanın uyanıklığı olmasa, bir dakika geç kalsa, bugün toplu bir katliamı, ölümleri konuşurduk. Bu olay, F.Bahçeli futbolculara kurulan bir ölüm tuzağıdır. Ve profesyonel, işini bilen meçhul kişi veya kişilerin organize ettiği bir olaydır. Basit, sıradan bildiğimiz saldırı değildir. Nedenlerini, niçinlerini anlatacağım. Ama önce filmi başa saralım. Rize stadından, takımın otobüsü önde, benim de içinde bulunduğum yöneticileri taşıyan ikinci otobüs arkada havaalanına gitmek için yola çıktık. Saat 21.30’u biraz geçiyordu. Her şey sakin görünüyordu. Trabzon Havaalanı’na az bir mesafe kala, Sürmene yakınlarında takımı taşıyan otobüs aniden durdu. Önce, otobüsün taşlandığını sandık. Ama bir gariplik vardı. Koşa koşa olay yerine gittik. 

SALDIRI KORKUTMAK AMAÇLI DEĞİL

İlk gördüğümüz, “Şoför vuruldu” feryatları ile birlikte “acele ambulans çağıralım” bağrışmaları oldu. Yol kanlar içindeydi. Otobüsün içi de öyle. Futbolcular da şok geçiriyordu. “Dışarı çıkmayın” diye bağıranlar vardı. Neden toplu katliam diyorum? Korkutmak amaçlı olsa, otobüsün yan camları kırılırdı. Hepsi tertemizdi. Bir tek şoförün kullandığı sol cam paramparça olmuş, otobüsün ön tarafındaki büyük cam da sayısız kurşun deliği vardı. Neden bu işi yapanlar profesyonel diyorum? Sonradan bu işin uzmanı olduğunu öğrendim olay yerini inceleme ekibinden bir kişiyi elinde küçük kamera ile görüntü çektiğini görünce yanına gittim.
 
POMPALIYLA 200-300 METREDEN ATEŞ

Beni yönetici zannetti. Önce “Resmi konuşamam” dedi, sonra “Ben merakımdan öğrenmek istiyorum” deyince o da şöyle anlattı: “Ateş edilen yer ormanın içi. Silah büyük bir ihtimalle pompalı tüfek olabilir. Bu silahlar 200-300 metreden ateş edebilir. Başka camlar kırılmadığını göre şoför hedef alınmış. Önde trafik eskortu olduğuna göre, süratli giden otobüs devrilirse takla atar, uçuruma dahi düşer. Bu da büyük bir facia demektir.” Sonra yamulan direksiyondaki mermi izini gösterdi. Ve bu işe “Profesyonelce yapılmış” diyen uzman kişinin görüşü ise daha başka: “Bilerek ve planlanarak yapılan bir olay. Önce panik yapmak için otobüsün önüne ateş açmış. Sonra ikinci hamle de de şoför tarafına. Bu iki atışı saniyeler içinde yapan kişi acemi olamaz.”
 
ŞOFÖRÜN BAŞININ ÖNE DÜŞTÜĞÜNÜ GÖRDÜM

Birden yıllardır takımı koruyan ve otobüsün önünde şoförün yanındaki koltuğa oturan cefakâr koruma Serdar Kılıç’a gözüm takıldı. İlk sözü “Sol kulağım duymuyor” oldu. Doktor Burak Kunduracıoğlu kontrol etti, yüzü suyla yıkandı. Şoku atlattıktan sonra aynen şöyle anlattı:

“Viyadüğe girdiğimiz vakit, aniden bir silah sesi duydum. Ve arkasından şoförün başının öne düştüğünü gördüm. Şoför şoka girmiş olacak ki ayağı fren yerine gaza basınca otobüs de birden hızlandı. ‘Frene bas. Frene bas’ diye bağırınca can havli ile bastı ama olay verinden 200 metre gittikten sonra durabildi. Tecrübesiz olsam, şoförün o halini görmesen otobüs bariyerlerle çarpıp dengesini kaybederek takla atabilir, aşağıya bile uçardık.”

KARTAL 20 SANTİMETREYLE ÖLÜMDEN KURTULDU

Şoföre ilk müdahaleyi yapan Prof. Dr. Burak Kunduracıoğlu’nu gördüm. O da şöyle anlattı: “Şoförün burnunda kan geliyordu. Tampon yaptım. Bu kez ağzında kan boşaldı. O an anladım ki, atılan bir madde ki silah olma olasılığı çok yüksek,  sol şakağındaki damarı patlatmış.” İsmail Kartal iyi bir avcıdır. Silahtan anlar. Atılan madde ne ise yirmi santim yukarı gitse, kapı tarafında en önde oturduğu için onun yüzüne gelecekmiş.

NEDEN POLİS YOKTU? 

Kafa karıştıran bir başka detay da şöyle:

Trabzon’dan Rize’ye giderken geçilen ilçe yollarının her tarafından polisler olan, iyi korunan F.Bahçe kafilesine dönüş yolunda neden aynı önlemler yoktu. Niye ilçelere girişte hiç polis görülmedi!
 
TAKIMI SADAKA KURTARDI 

Emre, “Bugün cuma. kazadan beladan korunmak için gönlünüzden ne koparsa para verin” diyerek takımdan para topladı. Dağıtılan sadaka takımı korudu.
 
23.30 kalkacak uçağa yarıma doğru bindik. Hepsinin yüzü bembeyazdı. Moraller sıfır, ruh sağlıkları bozuktu. Emre’yi gördüm. “Allah bizi korudu” deyip arkadaşlarına şöyle söylüyordu:

“İyi ki sizlerden o parayı toplamışım.”

Aslını öğrendim. Meğer Emre, İstanbul’dan Rize’ye yola çıkarken futbolculara “Bugün Cuma, kazadan beladan korunmak için gönlünüzden ne koparsa para verin, sadaka olarak dağıtalım” demiş.

CUMHURBAŞKANI FUTBOLCULARI ARADI

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan futbolcuları aradı. Vali ve Emniyet Müdürü ile görüştüğünü, talimat verdiğini söyledi 

Sonrası malum. Saatlerce olay yerinde bekledik. Zırhlı araç istendi. Verilmedi. Özel bir araçla polis kontrolünde havaalanına gidildi. Bu arada Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan futbolcuları aradı. Vali ve Emniyet Müdürü ile görüştüğünü, talimat verdiğini söyledi. Futbolcular ise ısrarla bu olayı organize ve öldürmeye yönelik olduğunu söyleyerek, “Taş atıldı” diyen Trabzon Valisi Abdil Celil Öz’ün doğru konuşmadığını, olayı örtbas etmek istemesinden endişe duyduklarını anlattılar.

SİZ ÖLMEYİN BİZ ÖLELİM

Havaalanına bir indik. Öfkeli binlerce kişi dışarıda. ”Siz ölmeyin, biz ölelim” diye bağırıyorlar, futbolcuların boynuna sarılıp, “Geçmiş olsun” diyerek ağlıyorlardı. Bu takım şampiyon olsa o kadar kalabalık orada olmazdı. Konvoy halinde futbolcuları Samandıra’ya götürdüler.  

SEÇİME YÖNELİK TEZGAH MI? 

Seçim öncesi Türkiye’yi karıştırmak isteyen başka güçlerin tezgahladığı bir oyun da olabilir mi! Onun için devlet bu olayı acil çözmeli. 

Başkan Aziz Yıldırım ve yöneticiler ise saat 02.15’te kulübe giderek, sabah 04.30’a kadar durum değerlendirmesi yaptı. Sonra taraftarları sakinleştirici bir açıklama yayınladılar. Ve yarın da yönetim kurulu ile olağanüstü toplantı yapma kararı aldılar.

Ama gidişat iyi değil. Futbolcuların ruh sağlığı bozuk. Bu şartlarda sahaya çıkıp top oymaları pek mantıklı değil. Ayrıca şunu da söylüyorlar:

“Yunanistan Başbakanı ligleri niye durdurdu. Taraftarlar olay çıkardığı için. Burada ise olay bambaşka. Can güvenliği olmayan bir lig nasıl bitecek..” Bütün mesele bu.

Aklıma başka şeylerde geliyor.

Seçim öncesi Türkiye’yi karıştırmak isteyen başka güçlerin tezgahladığı bir oyun da olabilir mi!

Onun için devlet bu olayı acil çözmeli.