01 Ağustos 2021 19:03 | Son Güncelleme: 01 Ağustos 2021 20:21

Fatih Terim, medya mensupları ile bir araya geldi

Galatasaray Spor Kulübü Teknik Direktörü Fatih Terim, bu sabah medya mensupları ile bir araya geldi.

Fatih Terim'in, medya mensupları ile bir araya geldiği anlarda Lig Radyo Genel Yayın Yönetmeni Mehmet Ayan; Lig Radyo’yu temsilen oradaydı.

Peki neler konuşuldu? İşte detaylar...

Pandemi bize öyle bir iş yaptı ki… Bazı yerler düşündük ama yasaklı, giriş problem. Gittiğiniz yerde hazırlık maçı yapmanız gerekiyor. O yok. Artı bayağı da bir rakam tutuyor. Bunları hepsini düşündüğünüzde kampa gitmedik. Yoksa çok daha güzel yerler bulmuştuk. Biz burada da kamptayız, biliyorsunuz. Sabah burada kahvaltı, antrenman, öğleden sonra yemek ve izin, akşama bir daha idman… Eğer bir maç organizasyonu olsaydı, turnuva gibi, oraya gidecektik. Fazla imkanımız olmadı. İnşallah pandemi döneminin etkileri son bulur ve değişik turnuvalara gidebiliriz. Bu sene ligdeki deplasmanlara belki maç günü gideceğiz. Özellikle sıkıntı olmayan yakın yerlere. Şimdi inceliyor arkadaşlar. TFF’den cezai müeyyidesi yoksa, öyle gideceğiz. Özellikle pandemi döneminde çok mantıklı buluyorum… Oyuncuların daha profesyonel düşündüğüne inanıyorum. Herkesin evini, çocuğunu arayacağını, daha rahat edeceklerini, kendilerini daha iyi hazırlayacaklarını düşünüyorum. Sağlıkçılarla ve performansçılarla konuştuk… Bunu yapabiliriz.  

Stadın altına bir tesis yapılması…

Şu anda Florya’ya yoğunlaşmış durumdayız. Buraları yaptırıyoruz. Üst saha, alt saha yenileniyor. İç kısımlarda da bazı değişikliklerimiz var. Soyunma odalarımızın, kamp binamızın üzerinden geçiyoruz.  Yine de her halükarda stadın altındaki kısımdan faydalanmak lazım. Çünkü boş orası.

Berkan Kutlu & Taylan Antalyalı hazır mı?

Hazır gibi aşağı yukarı. Taylan bir hafta oldu başlayalı. Berkan Bolu’da zaten hazırlık kampından geldi. Taylan da yavaş yavaş hazır hale gelecektir. Berkan hazır gibi…

Stadyum ve antrenman sahaları hakkında & Siz kendinizi nasıl hissediyorsunuz…

Gayet iyiyim. Sezona hazırlanıyoruz, UEFA’ya hazırlanıyoruz. Bir yandan transferlerle uğraşıyoruz, diğer yandan Florya’yı tekrar dizayn ediyoruz. Takdir edersiniz ki, 7 Eylül’e kadar olan zaman biraz hareketli geçecek. Bir aydan fazla zamanımız var. Onun için de değişimi en iyi şekilde kullanmak istiyoruz. Yukarıdaki sahayı kaldırdık, ambarın yanındaki geniş bir alan vardı. Onları normal yediye yedi bir saha yaptık. Pres sahası yaptırmıştım çok önce. Onun da zeminini kaldırdık. Üçü birden hazır olacak. Hem altyapımızın hem bizim daha rahat antrenman yapma imkanı olacak. Başkan’a sorduğum zaman Kemerburgaz’ı net bir cevap aldım. “En az 25 ay sürer hocam” dedi. Biz ona ülke şartlarını düşünerek biraz daha koyalım. Epey bir süre daha buradayız. O yüzden bunları yapmak zorundayız. Bu arada soyunma odamızı arkadaşlarımız yapıyorlar. Müdahale ettiler sağ olsunlar. Hummalı bir çalışma var burada. Hem biz hem altyapımız daha rahat imkanlarla antrenmanlara devam edeceğiz.  Ligdeki ilk iç saha maçını Türk Telekom Stadyumu’nda oynayacağız… Alt zeminin değişmesi lazımdı. O çalışma gerçekleştirildi. Hatay maçını orada oynayabileceğiz gibi görünüyor.

Gazetecilerin Florya’dan uzak kaldığı konusunda,

Yüzde yüz hak veriyorum bu konuya. Bundan biz de sıkıntılıyız. Bu sürecin büyük bir bölümünü pandemi olarak  düşünecek olursak burada sizin de hak vermeniz lazım. Aşağı yukarı 150’ye yakın insan topluluğu çalışıyordu bizde. Bunu biz o dönemde 50’ye indirdik. Pandeminin dışında hak veriyorum. Oradan biz de kulüp de muzdaribiz. Olaya uzak kalır iseniz bu sefer haberlerde sıkıntı oluyor. Bizim de hoşumuza gitmeyen hatta zaman zaman hak etmediğimiz bazı şeyler oluyor. Burayı açsak olmayacak mı? Olabilir yine. Her gün basın mensuplarının serbest olduğu dönemde, sahanın etrafında duruyordu basın mensupları. O kadar yakından yanlış yapan, yazan insanlar vardı. Haber bulamayınca doğal olarak bir haber kirliliği, dezenformasyon, sonunda kakafoni oluyor. Birbirimize soruyoruz. Öyle bir haber çıkıyor ki… Bazen oluyor bunlar. Belki onun da önüne geçebilir. Açmaktan yana bir sıkıntım yok. Yeter ki fiziki şartlar müsait olsun. Daha fazla açmaya çalışırım.

İki tarafta da suçlu aramayalım. Biz çözüme bakalım. Burayı açalım. En azından haftada bir defa açalım. Bunu bu sene daha sık yapalım. Pandemide de açabilirdik ancak doktorumuz da bu konularda haklı olarak çok titiz. Bir de hiç bilinmeyen bir dönemde benimle başladı. Giden ölüyor diye biliniyordu. Televizyonda ağzında bir maske, nefes alamayan bir görüntü içerisinde başladı pandemi. O yüzden o dönem için tamam ama önümüzdeki dönemde daha fazla birlikte olacağız.

Fatih Terim’in seçim döneminde adı çok geçmesine rağmen sessiz kalması…

Benim çalıştığım hiçbir dönemde seçime müdahil olmadığımı iyi bilirsiniz. Oy kullanmadım ve hiçbir zaman müdahil olmadım. Doğru bulmuyorum. Ben gelmediğim gibi aileden kimseyi de getirmedim. Burada çalışmış teknik heyet ve arkadaşlarım dahil kimseye müsaade etmedim. Oyumu kullandığım başkan seçilirse onun antrenörü mü olayım yani? Oy kullandığım başkan adayının hocası olmam. Benim böyle bir prensibim var. Eğer bir gün çekilirsek tabii ki etkimizi, yetkimizi, sevgimizi kongre salonlarından daha rahat görme imkanı olur. Boş olduğum zaman gittim oy kullandım; ailemle de kullandık; ama özellikle bu sefer kullanmadım. Düşünün ki önce avukatımızdan ayrıldık.

Seçim tarihi takımın hazırlıklarını etkiledi mi?

Seçim tarihlerini bir defa düşünmek lazım. Maalesef orada en az 2-3 haftalık bir kaybımız oldu. Genel olarak seçim tarihlerini tüzükte değişebilir mi diye bir ara düşünmekte yarar var. Bazen tam transferin göbeğine geliyor. Onu düşünerek takımın da durumu doğrultusunda hareket edilmesi daha doğru.

Türk futbol takımlarının sezonu erken açması hakkında…

Çok alıştığımız bir şey değil. Mayıs’ın sonu, haziran başı. Bu sene böyle oldu. Her geçen gün zorlaşacak gibi gözüküyor. Erken açmak zorunda kaldık. Şartlar ne olursa olsun, bizim gibi ekonomik zorluklar çeken takımlar için transfer zor. Seçim olmas ada zor. Pandemi birçok şeyi geriye attı.

Taraftarların yüzde yüz kapasiteyle alınması konusunda,

İyi düşünmek lazım. PSV maçında onlar full oynadılar, biz yüzde 50 kapasiteyle oynadık. Böyle bakıldığında adil görünmüyor. Belki aşı olanların alınması, aşı olmayı da özendirir, teşvik eder. Oradan da ülkeye faydalı olabiliriz. Hepimiz isteriz yüzde yüz olmasını. Geçen gün yarı kapasiteli olmasına rağmen hepimiz “ne oluyor” diye özlemişiz. Herkes böyle ister. Aşı yaptıran ile yaptırmayanın da karşılığında bir şey olmalı. Antrenmanları açma sebebimiz, Ateş Kara hoca aradı beni. Bilim Kurulunda. Bir aşı farkındalık projesi olarak hareket ettik. “Hay hay hocam” dedim. Açtık, yine aşacağız. Buna da devam edeceğiz, tribünlerimizin inşaat hâli tamamlanınca. Sadece size değil onlara da açacağız. Memleket adına özendirmek için elimizden geleni yapacağız.

Fatih Terim’e seçim sürecinde farklı takımlardan teklif geldi mi, ayrılık ihtimali var mıydı?

O tekliflerin olması zaman zaman olması doğal. Uzun zamandır var her şeyden. Benim şöyle bir huyum var. Bir takımda çalışırken başka bir takımla ilgilenmediğim gibi başkalarına da herhangi bir söz vermem. Bunlara çok itibar etmemek lazım. İşim bitmemişti. Çok da kısa bir süre var. Başka türlü de olabilirdi. O zaman düşünebilirdim. Henüz kopmadan böyle bir şey hiç düşünmedim.

Yeni yabancı kuralı konusundaki düşünceleri…

Bu kuraldaki katkımı zaten hepiniz biliyorsunuz. Bakış açımı da biliyorsunuz. Serbestlikten yanayım. Bunu da her vesile ile söylüyorum. Geçen sene kural içerinde 15 tane Türk oynatmışım. Hiçbir mecburiyetim yoktu. İstediğim yabancıyı oynatabilirdim. Bir defa daha söylüyorum… 14 Türk mecburiyeti var. 14 yabancı mecburi değil ama 14 Türk mecburi. Bu bir Türk kuralıdır. O günkü TFF olarak ifademde ben, Yıldırım Demirören ile birlikte kulüp başkanlarına ben ifade ettim. “Bu bir devrim” dediler. Bir yabancıya 50 bin dolar, ikinci yabancıya 100 bin, üçüncüsü de 200 bin dolar… Bu parayı da genç oyunculara eğitime, kulüpler aktarılmasını istedik. Altyapıdan gelen oyuncuya iki misli normal Türk oyuncuya bir misli olarak. Türk gencini oynatan kulüplere bayağı bir rakam geri dönecekti. Sonradan bu kulüpleri ricasıyla kısıtlandı. Çok yüksek rakamlara Avrupa’da bu parayı alamayacağı için kendi kulübünde yedek oturanlar vardı… Onların gitmesini istedim. Tarihin en fazla Türk oyuncusu oynuyor dışarıda. Bu, o kuralın bir neticesidir. O kural Türk futbolcularına yararlı olmuştur.

Ne olursa olsun Anadolu kulüpleri önemli bir araştırmayla, kendi ekonomik yapılarına uygun oyuncular aldılar. Dolayısıyla büyük takımlara kafa tuttular. Ligin kalitesi arttı. Yasakların bir fayda getireceğini düşünmüyorum. TFF böyle bir karar almışsa yapacak bir şey yok. Bunun zorluklarını da size bir örnekle gösteriyorum. 3 Türk’ü koyduk. Oyuncu santrfor sakatlandı. İkinci santrforun yerli değilse ve iyi değilse iki oyuncu çıkaracaksın. Bir santrfor, diğeri kime denk gelirse. Biz onu daha önce hesaplarız elbette. Zaman zaman bu sıkıntılar olacak. Futbol size aynı anda bilmediğiniz yerden sorar. Bursa maçında 30 dakikada üç oyuncumuz sakatlanmıştı. Böyle baktığınızda birtakım sıkıntılar çekeceğiz. “Gidiyorsunuz, yaşlı yabancıları buluyorsun” diyorlar, serbest bir sistem. İsteyen istediğini alır. Bu sıkıntılar olacak. Ben her takımın yeteri kadar Türk oyuncusu bünyesinde bulundurduğunu düşünüyorum. Geçen sene de, evvelki sene de. “Ben hak ettim, benim yerime yabancı oyuncu oynadı” diyebilecek Türk oyuncusu var mı? TFF diyor ki, “ben bir sene evvel bunu ilan etmiştim.” Kulüpler Birliği herhalde bundan yana değil. Sonuçta byöneten TFF, düşüncelerine saygı duyacağız.

Oyuncu değişiklikleri sayısı konusunda…

Beşte aşağı yukarı oyuncuların tamamını değiştiriyorsunuz. Klasik tarza geri döneceğini düşünüyorum ancak yakın zamanda. Uzatma hâlinde bir ekstra olması şekliyle kısa zamanda oraya dönebilir.

Berkan - Taylan - Cicaldau ideal orta saha üçlüsü mü?

Biz biraz değişikliğe uğruyoruz. Bunun içinde özellikle genç arkadaşlarımızı kazanmaya çalışıyoruz. Sonra tekrar rakam olarak kulübe dönebilecek oyuncular. Artı benim özellikle prensiplerimden, 1998-99’dan itibaren baskıyı, presi isteyen; onu, artı pası kullanmayı düşünen ve ona göre davranmayı isteyen bir hoca olarak… Daha çok baskı yapan, oyun kontrolünü elinde bulunduran bir oyuncu grubu. Yaş olarak daha genci.. Elbette ki tecrübeli oyuncudan, fırsat transferlerinde vazgeçmeyeceğiz. Genel olarak  ilerleyen yıllarda Galatasaray’a para kazandırabilecek, katkı verecek genç arkadaşlarımıza daha ağırlık verdiğimiz bir gerçek. Olabilir. Alex, sol tarafa Patrick, sağ tarafa Sacha….Taylan kazandığımız bir oyuncu. Üçlü olabilirler. Mümkünse orta saha oyuncularının hepsi iki yönlü olsun.

Morutan transferi hakkında gelen soru...

Morutan’ı biz ilk olarak 2017’de izlemişiz. O dönem… Juventus Bükreş ile oynadığı bir maçta Scout grubumuz izledi. O da Botoşani’de oynuyordu. Belki o zaman 2. Ligde, 3. Ligde bir takımız olsaydı alıp gelişmesini orada tamamlayabilirdik. Çok ufak bir paraya da alınabilirdi o dönemde. Şu felsefenin oturması lazım. Türkiye’de alınan oyuncunun genç de olsa, yaşı da olsa hemen anında katkı vermesi bekleniyor. Gelişim çağında oldukları bazen unutuluyor genç oyuncuların. Morutan, Daha sonra Romanya içerisinde transfer yapıyor. Biz o zaman o yaşta alabilseydik gelişimini bizde sağlayacaktı. Şimdi ise çok yüksek paralar konululuyor. Çok beğendiğimiz bir oyuncu ama o seviyelere çıkmamız mümkün değil. Beğeniyorum, ilerleyen yıllarda daha da iyi olacağını düşünüyorum.

Şu anki durum, rakam olarak bize çok yüksek. O seviyelere çıkmamız mümkün değil. Bonservisiyle ayrılanlar olabilirse mümkün; ama yine de rakam yüksek. Konuşulur. Önemli olan limit. Limitimizi açabilecek bir hamlemiz, ayrılan arkadaşlarımız olursa düşünülebilir. Şu anda konuşulmadı. Duyduğumuzu söylüyorum. Yazılanlar ve duyduğumuz rakamların büyük olduğu yönünde. Belki bir gün resmi olarak oturulursa, gerekli ve uygun şartlarla hamlemizi yapabiliriz.

Falcao ve Feghouli’ye teklif var mı?

Şu anda yok. Jimmy’nin bir durumu var. Bazı genç oyuncularımızı istiyorlar. Mümkünse bazı genç oyuncularımızı tutmak istiyorum, Atalay ve Kaan gibi. Onları bırakmak istemiyorum. Bir kısmını oynamaları için vereceğiz. Transferin makul ölçülerde durmayacağı için, kadroda yeteri kadar bir yükseklik olacak. Eğer gitmeme niyetinde olan varsa kadro mühendisliğimize saygı duyacaklar.

Diagne gidecek mi?

Transfer dinamik bir süreç. Bitinceye kadar kimse ne yaptığınızı bilemez. Benim listem üç kişide var. Bende de duruyor. Her an gidebilir düşüncesi vardı Diagne ile ilgili. Kendisi de bazı yerlerde bunu istediğini söylemişti. Yarın başka bir imkan, teklif gelebilir. Öyle bir şey size sunarlar ki, bu rakam nereden çıktı dersiniz, inanamazsınız. Dönem transferi yapmak zorunda olduğumuz zamanlar vardı. Diagne’yi biz aldığımız zaman, Ozan Kabak’tan gelen parayı ancak o dönemde harcayabiliyorduk. FFP gereği kış döneminde kulübün kasasına giren transfer parasını yazın bonservise taşıyamıyorduk. O dönem Diagne’yi aldık, iyi ki de aldık, şampiyon olduk. Luyindama için olağanüstünoynarken, çaprazının kopması, onu 6-7 ay geriye attı. Her gün daha iyi olacağını düşünüyorum. Stoper almayı düşünüyorum. Şu an için yabancı bir stoper düşünüyoruz. Geldik, Ndiayeyi büyük rakam sattık. Ozan’dan, Rodrigues’ten, Gomis ve Fernando’dan büyük rakamlar aldık. Taraftar ister. Bu da doğal; ama geçen gün de söyledim. Kafamdaki, aklımdakini yapabilecek bir takım sahada istiyorum.

Kendisi yaşından daha olgun oyuncularımız var. Ben 22-23 yaşında kaptan çıktım. Bazen yaş ile davranışınız çok orantılı olmayabilir. O enerjiyi, kontrapresi yapabilecek duruma takımı getirmek istiyorum. (Soru üzerine) Mahmut bizimle idmana çıkmaya başladı. Daha çok eksiği var ama olacak.

Alt liglerden pilot takım alma meselesi…

Bakırköy ile ilişkimiz vardı eskiden. Bir Beylerbeyi maceramız oldu. Bir 2. veya 3. Lig ekibi ile ilişki kurabiliriz. Teknik adamını bizim verdiğimiz, oyuncularımızı oynatabildiğimiz bir proje yapmayı düşünüyoruz. Kendi hocamızı verdiğimiz, kendi oyun sistemimizi oynayan, oyuncu grubunun 2. veya 3. Lig de oynayan bir takımda olması yetişmede bize çok faydalı olacak gibi. Yerli kazanmak adına bunu söylemiyorum. Bunu bir an önce hayata geçirmemiz lazım. Özellikle Avrupa’nın büyük kulüpler gençlere büyük rakamlara vererek tutmaya başladı… Bizim 20 milyonumuz olsa…

Size bir örnek vereyim.

Birçok oyuncu seyrettiriyoruz biliyorsunuz. Bunlar arasında Erling Haaland sizin için en çarpıcısı olabilir. Biz onu U20 Şampiyonası’nda izlettik, canlı olarak da daha sonra bir lig maçı için Norveç’e Ümit Davala Hoca ile Necati Ateş Hoca’yı gönderdim. Oradan beni aradılar, maçtan. “Hocam, tüm scoutlar burada, elimizi çabuk tutmazsak alırlar” dedi. Canlı seyrettiriyorum. Biri santrafor, öbürü bek oynamış ama her yerde de kullanmışız futbolculuk döneminde. O gün limitimiz olsaydı, 8-9 milyona transferi bitirme noktasına gelecektik. Juventus, City, ManU hepsi orada. Şu an Avrupa’nın en önemli oyuncusu. Martin ile beraber Norveç’in aynı şehrinden olduğu için iletişim kurduk, babasıyla görüştük. Oyuncuyla anlaşma noktasına geldik. Maalesef, Norveç’ten hiç çıkmamış 20 yaşında bir oyuncuya o dönem 8-9 milyon versek, neler olabilirdi Türkiye’de, siz tahmin edin. Şimdi 150 milyon Euro.

Bu ve buna benzer bir oyuncu da Milan’a gitti, Hauge. O da bizim portföyümüzdeydi.

Moder, Polonya’da yakaladığımız oyunculardan biri. Onu çok istedik. Sonra milli takımda oynadı değeri birden arttı. Brighton 11 milyon Euro verdi. 11 milyon verdi ve ocak ayında oyuncuyu kulübe bıraktı. Bakın, Brighton. Diğerlerine gelmiyorum. Rekabet ortamını anlatmak istedim. Bunlarla rekabet ediyorsunuz. Bunlardan biz çok buluyoruz. Scout ekibimizin ben gittiğim zaman kalmasını istedim. Dünyanın her tarafıyla ilişkileri var. Dünyanın bildiği, herkesin bildiği, ama Scout ekibinin bilmediği hiçbir oyuncu yok. Bu kadar net söylüyorum. Hani bazen diyorlar ya, “nasıl bulamıyorsunuz bu adamları, şurada şöyle bir adam var” diye. Bizim çok yüksek rakamlı bir datamız var, takip ediyoruz.

Manchester City, Chelsea gibi kulüplerin 18-22 yaş aralığında çok büyük rakamlar vererek oyuncular aldığını biliyoruz. Bunların hepsi tutuyor sanıyor musunuz? Böyle belki 100 oyuncuyla yatırım yapıyorlar. Belki hepsi tutmuyor ama sonuç olarak bu söylediklerimizi biz değil onlar alıyorlar. Yakın zamanda altyapıda yaş kontenjanı 21’den 19’a inince, 19 sonrası oyuncularımız, Atalay, Erkan, Kaan… Ya gidecekler ya da bizimle idmana çıkacaklar. Bizde kadro şişikin olduğu için gönderiyoruz. Belki kendi kulübümüz ve hocamız olsa çok değişik olabilirdi.

 

 

TFF’nin bize ceza verdiği en can alıcı zamanında, Hindistan’a, Şili’ye, Tanzanya’ya temsilci gönderdim. Buralara gönderim. Bundan sonra da devam edecek. Herkesin bildiği, bizim Scout ekibinin bilmediği hiçbir oyuncu yok. Portekiz’den veya başka yerlerden birçok örnek var. Altyapıya başı açımızı biraz daha iyileşeceğiz.

Bir gün oturuyoruz herkesle. Scout grubu da var. Scout grubunda bir oyuncu konuşuldu. “Şu hocaya getirdik beğenmedi” dedi bir arkadaşım. Bir hocaya yüzlerce sunuyorsun. Hangi birine evet desin. Yüz tane transfer olur mu? Her kaçan oyuncuyu mutlaka bize getirmişlerdir. Biz beğenmemişizdir. Bu yalanlara kanmayın. Bu, kendini kurtarmamın, suçu bir başkasına yükelemenin yoludur. Getirdin, seyrettik hoşumuza gitmedi şu an… Bu benim için değil, tüm teknik adamlar için geçerli.

Gerçek öyle değil. Gerçek benim bu anlattım. Teknik olarak ben listeyi veriyorum.

Onun için bir cümle kurdum çok üstünde durmadınız. Makas açıldı dedim. Sen 15’e alırsan o 150’ye alıyor. Sen 1,5’a alırsan o 15’e alıyor. Avrupa’da büyük statüsüne koynayacağımız kulüpler bunu yapıyor. Bizim genç oyunculara da bakış açımızı değiştirmemiz gerekiyor. Hemen, anında katkı bekliyourz. Hiçbir şansı yok. Bir oyuncu alıyorsunuz, hazırlık maçından beri ortalığı felaket yapacak. Sacha’yı aldık, 20 yaşında. İçinizde 20 yaşında olan var mı sanmıyorum. Fransa’dan ilk defa çıkıyor Sacha kesin uçacak. Başka şansı yok. Bunları hepsi gelişim açısında. İlk defa şampiyona oynayan, iddiası olan, hedefine 23’ü koymuş bir takıma geliyor. Kolay değil, o yüzden dikkatli olmamız lazım.

Bir yetenekli çocuğa para verip alamıyoruz. Tanzanya’ya giden bir scout ekibinin Türkiye içerisinde bir takım oyuncuları bulamaması mümkün mü? Ben de istiyorum ki 3-4 tane yüksek rakamlı salım. Borçlarımızdan böylelikle daha rahat kurtuluruz. Bugün misal Marcao ve Luyindama. Nereden baksanız üç senedir oynuyorlar, aldıkları maaş ve yapılan anlaşma şartları da belli. O zaman o kulüplere verilen kendi rakamı ile toplayıp 5’e böldüğünüz zaman fazla bir şey etmiyor. Israrla demin de söyledim. Bazen tecrübeliye de ihtiyacımız var, mecbur daralabiliyorsunuz. Güçlü almak başka bir şey. Sonuç olarak tecrübeli de alacağız; ama rakamlar eski rakamlar olmayacak.

Transfer konusunda,

Transferlerimizin durmayacağını söyledim. Ben bir kabul değiştireceğimizi düşünüyorum. Yakın zamanda başka tedbirler dolabilir. Sadece genç almak için değil. Hem işimize yarayacak, hem tam isabet, inandığımız, güvendiğimiz, genç, yaş almış ayırt etmeden devam edeceğiz. Timing çok önemdilir. Bir transferi siz bulduğunuz anda küçük bir rakama bitirmezseniz bir sonraki sene karşınızda büyük rakamlar görebilirsiniz. Kafamda beni yansıtan, beni tanıdığınız baskı, pres, kontrapres yapabilecek ve pası oynayabilecek bir oyun ortaya koymaya çalışıyorum. Biraz daha enerji katmaya çalışıyorum. Bunun ekonomisi ucuz diye bazıları almıyoruz.

Transfer için sadece ekonomiyi bir argüman olarak düşünmeyelim. Yetenek olması, sonradan para kazanmayı düşünmemiz gibi, birçok argüman var. Transfer süresinin kısa olduğu dönemlerde size ihtiyaç. Hissettriri .Bir transferin birçok oluşumu var. Sadece bir nokta değil.

PSV maçından sonra, “üç yıl” söylemi olmasına rağmen takımın başında dört yıldır yer alması ile ilgili gelen bir soru üzerine…

Dört yıldır takımın başındayım. Dört kupa kazandık bu dönemde, bazen unutuyoruz. Bunu da hatırlatmak lazım. İki Türkiye Ligi şampiyonluğu, bir Süper Kupa, bir de Türkiye Kupası. Geçen sene nasıl kaybettiğimizi de hatırlamak lazım. Gelir gelmez, ne kadar satarsak o kadar alırız girdabının içerisine girdik. Kolay bir şey mi? Cezayı biz çekiyoruz. Kulübüm çekiyor. Ne durumlara düştüğümüzü siz de iyi bilirsiniz, iç telefon trafiğinden dolayı. Ekonomik durumlarda bayağı sıkıştığımızı, buna rağmen hepimizin cansiperane, elimizden gelenin fazlasını yaptığını… 8’de 8 yapan bir takım var. Yazılarınız ve söylemlerinize göre Türkiye’nin en iyi futbol oynayan takımıydık. Pandemi ile birlikte  birden o ivmeyi kaybettik. Önce ben, sonra oyuncular derken o seneyi pandemiye verdiğimizi düşünüyorum. Geçen sene yemediğimiz ceza kalmadı. Standartları da geçti. Bir sürü şey oldu.

Üç seneyi şunun için söyledim. Yönetimin süresi üç sene. Benim mukavelem üç sene. Galatasaray’da mukaveleye sene koymayız ama…. Sonuç olarak ben kimseye, “bana üç sene sabredin” demem. Ben en genç teknik adam olarak o yıllarda milli takıma geldiğimde ilk verdiğim beyanatımda, “1923’ten beri sabretmiş bir ülkeye sabrı nasıl söyleyeyim” dedim. Tek söyleyemeyeceğim şey sabırdır. Söylemlerimin üç sene olmasının sebebi, bu üç sene içerisinde bir şeyler yapacağız demektir. Yeni bir şey kuracağız. Yıllık ve kısa vadeli düşünmeyin. Kısa vadede elbette bir şey bırakacak değiliz. Kastım buydu. Herkese başarılı olmasa da zaman verirler; ama herkesi şampiyonluklara alıştırdığımız için… Zaman zaman kupaları, şampiyonlukları ve başarıları ben hatırlatmak zorunda kalıyorum. Hiç kolay yıllar geçirmedik. En iyi Galatasaraylılar biliyor. Her cephede. Benim üç senem hiç kimsenin alınacağı, darılacağı bir durum değildi. Keşke böyle açıklasaydık ama ben anlaşılır diye düşünmüştüm.

“Rezan Bey’i Fatih Hoca Yönetim Kurulu’na gönderdi” derler, doğru mudur?

Beni tanıyanlar bunun böyle olmadığını bilir. Sayın Epözdemir, bana böyle bir yola çıkacağını ilettiğinde ben buna sıcak bakmadığımı, kendisine bunun polemiğe yol açacağını söyleyip yıllarımızı ayırmamız gerektiğini anlattım. Bunun deneceğini biliyordum. Kararını verdikten sonra yollarımızı hukuki olarak hemen ayırmamız gerektiğini kendisine bildirdim. Bunlar benim değerlerim. Hayatım boyunca bu değerlere dokunmadım, dokundurmadım. Dolayısıyla beni tanıyanların başka bir şey düşünmemesi gerekir. Tarafsız kalmayı çok daha uygun buldum.

TFF’deki kurulların seçimi konusundaki statü değişikliği konusunda…

Sistem değişimi yüzde yüz olacak. Kulüplerin işin içerisinde olması çok önemli. 13 temsilci seçilecek, 46 kişiyle onlar temsilci seçecek. Tarafsızlığı, bitaraf olmayı getirecek. Bence doğru bir karar. Beraber kitap yazanlar, aynı büroda çalışanlar verdiler bizim kararlarımızı yıllarca. Ama bence şimdi çok doğru yapılan. Kulüpler Birliği’nin daha güçlü olduğunu, daha yakın olduklarını görüyorum. Ciddi kararlar alıyorlar. Bence kurallarda beraberce, masanın etrafında bunu TFF temsilcileriyle fikir tartışması yapmanın, herkesin fikirlerini dinlemenin bir zararı yok … Alınacak karar hepimizi ilgilendiriyor. Bunun ana unsuru kulüpler olduğuna göre beraberce bunu uygulamak en doğrusu.”

Rachid Ghezzal’ı teknik heyet istemedi iddiası…

İstenmedi diye söylentiler çıktı. Kim istemez? Kulüp tarafından bunun ekonomik bir baremi var. Yoksa görüştüler, konuştular ben istemedim diye bir şey yok. Yapmayın. Hepimiz takip ediyoruz ve ettiriyoruz. Sadece gazete ve TV’lerde değil, sosyal medyayı da herkes takip ediyor. Takip ettiriyoruz. Bir maç kaybettik, sonra bir yazı. ‘Şunları getirdik, hoca beğenmedi’. Yalan, hepinizin biliyorsunuz. Külliyen yalan. Alioski’den başladı iş. Okuyorum Alioski’yi getirdik, beğenmedi diyorlar. Beğenmedim değil. Senelik 2,5 milyon Euro + bonus istiyor. Rakamlardan vazgeçtim. Alioski nereye gitti? Al Ahli’ye gitti. Nasıl anons ettiler takip ettiniz mi? “Yeni aldığımız orta saha oyuncusu” diye. Biz buralarda kalırsak iş yapamayız. Bunun nereden çıktığını benim bilemeyeceğimi mi sanıyorsunuz? Benim için iki dakika sürer. Bulurum, bilirim amaç nedir. Benim ahlaki ve insani değerlerim önemlidir. Alioski tam bir sol bek değil. Çocuğu da kötülemeyelim. İyi oyuncu, bir itirazımız yok. Neden istemeyeyim uygun olmasa? Mario Rui benim listemde hiçbir zaman olmadı. Alex Moreno’yu istedik, Betis vermedi. Hâlâ vermedi. 6 aydır, daha evvelden temasa geçmiştik.

Gedson, Halil Dervişoğlu…

Gedson transferi centilmenlik olarak onlar oynatmak istediklerini, vermek istemediklerini söylediler. Transfer dinamik bir iştir. Yarın başka bir kapı açılabilir. Nasıl bize geçen sene verdilerse bu sene de faydalanmak istediklerini söylediler. Halil’le ilgileniyoruz, uğraşıyoruz ve istiyoruz. Başkanımız bizzat kendisi kulüplerin başkanlarına veya CEO’larına telefon açıyor. Görüşmeler sürüyor. Hazırlık kampından döndükten sonra bir karar verecekler. Onun için biraz zaman gerekiyor.

Avrupa’nın birçok yerinde 1 Eylül’de transfer sezonu kapanacak. Bizim 8 Eylül’de kapanacağı için 7 günümüz var. Bu 7 günde umarım bir veya iki fırsat transferi yapmak imkanımız olur. Olacağına da eminim. Öyle hissediyorum. Biz nasıl hep beraber kampa gidiyoruz. Dünyada da aynı. Herkes hazırlık kampına gidiyor, hazırlık maçına gidiyor. Bazısı performans olarak altta kalıyor, bazıları geçmiş sezondaki performansıyla örtüşünce yeni kararlar alıyor. Bu 28-30 yaş bandından ve 30 üstü olabiliyor. Bunun çeşitli nedenleri olabiliyor. Öteki, “ben bu genci vereyim, tecrübelensin” diyor. Biz nasıl hazırlık kampından döndüğümüzde listeyi asıyorsak, onlar da bu listeyi asıyor. Oyuncu ve menajeri de zeki insan. Sizin yaptığınız transferlere göre kendisinin oynayamayacağını düşünüyor. “Ben oynamak ve dolayısıyla gitmek istiyorum” diyor. “Bazısı kendi ülkemde kalmak istiyorum, 1-2 hafta içerisinde bana buradan teklif gelirse değerlendireceğim, gelmezse geliyorum” diyor. Spesifik olarak söylemiyorum. Saygı duyuyorsunuz. Kendi kararı. “Almıyorum seni” demiyoruz. Ama ekonomik olarak daha güçlü olunca, o günlere geleceğiz inşallah. 

Onyekuru…

Küçük bir detayı atlamışız. Ben Henry’yi severim. Kimse istemezken biz aldık. Satın alma opsiyonunun tamamı 9 milyon oluyordu. Yüzde 50’si 4,350 idi. Öbür tarafa 5’e gitti. Biz de onu çok istedik ama bazen olmuyor. Transferin doğal akışı içerisinde kabul etmemiz gerekir. Olmadı. Yüzde 50’si 4,35 milyon Euro idi. Eski yönetim de çok almak istedi. Değişim dönemine denk geldi. Henry’yi hepimiz çok severiz, isteriz. Ama transferin kendi dinamiği içinde bazen olmuyor.

Falcao, Feghouli gidecek mi?

Bizim oyuncularımız. Onların yaptığı hizmetlere çok saygı duyuyoruz. Yönetimimizin onlarla konuşması oldu. Bakalım, 8’ine kadar neler göreceğiz. O konunun çok üstünde durmak istemiyorum. Galatasaray’a hizmet etmiş her oyuncu bizim için, kıymetli ve değerlidir.

Kaleci ve 10 numara transferi?

Kaleci ve 10 numara gibi bir isteğim olmadı. Bir liste yapıldı. Bu liste en az üçer alternatifli. Bunlarda başarı olmazsa, yeni bir liste yaparız. Tüm bu alternatifler olmasına rağmen, dışarıdan biri transfer edilir. Transferin dinamik süreci bunu gerektirir. Morutan yetenekli biri çocuk. Açıkça beğendiğimi ifade ettim. Maç sonundaki konuşması çok hoşuma gitti. “Mahsus zayıf oynuyorum ki beni bıraksınlar…” Rakamın çok geldiğini bize söylediler. Şartlar öyle bir yere gelir ki başkanımız konuşur… Belki oyuncu verebiliriz. Hayat böyle bir şey. Gitmeler gelmeler doğal olmalı. Zamanında ben gittim arkadaşlar. Sizler de bilmenize rağmen yazdınız. Sonra mahkeme ile doğruyu çıkardık. Her yeni gün, yeni şeyleri bekleyin. Sonunda Galatasaray’ın kazanacağı, kâr edeceği, Galatasaraylıların beğeneceği bir ortam çıkacaktır. Bundan emin olabilirsiniz. Yaptık, yine yapacağız. Çok hoşuma giden bir şey var. Bazı konularda bazı istekler var sosyal medyada ama olağanüstü seviyede değil. Herkesin bir fikri var. Herkesin bildiğinden daha çok araştıran, çalışan ve duruma hâkim bir Scout grubumuz var.

Kiralık transfer tercih edilmemesi üzerine…

Kiralık transfer olmayacağı anlamına gelmez. Bazı oyuncuların artık kiralık olmayacağını ifade etmeye çalıştım. Aidiyet duygusunun yüksek seviyede olması gereken bir spor yapıyoruz. Zaman içerisinde ben nasıl olsa gideceğim düşüncesinin tezahürlerini, bazen kritik dönemlerde görüyoruz. Geçen senelerde 5-6-7 kiralık oyuncumuz vardı. Mecburduk. Çünkü kurallar bizi o yöne götürüyor.

Bir Felipe Melo arıyor musunuz?

Felipe Melo özel bir oyuncu ve karakterdi. Sahanın içindeki eylemleri, futbolunu bir kenara bırakacak olursak; ailesi, dini inancı ve futboldan başka hiçbir tercihi olmayan bir adamdı. Burada çok mutlu oldu. Bazen konuşuyoruz, “Hazırım” diyor [Gülerek]. Hep hazır. 38 yaşında. Bazen bazılarının yaşı yok. Melo da onlardan biri esasında. Hiçbir şey belli olmaz. “Hoca hazırım” diyor. O dönemki tartışmaları da doğru yönettiğimiz düşünüyorum. Kadro dışı bırakıp sonra tekrar alarak, tuzaklara gelmeyerek. Müthiş hizmet etti. Çok iyi bir futbolcu ve iyi bir Galatasaraylı. Bizde oynayan oyuncuların bizi dışarıda elçi gibi temsil etmesi önemli… Başkanla da konuştuk, “acaba oyuncularımıza bu tür onursal kart gibi bir şey atfedebilir miyiz” diye. Dışarıda söyledikleri çok kıymetli. “Alo Melo gel” de diyebiliriz. Bir uçakla burada olur.

Belhanda ile Demirspor’a gidince konuşuldu mu…

Belhanda şampiyonluklarda bize hizmet etmiş, sevdiğim bir insan ve iyi futbolcu. Demirspor’a gittikten sonra konuştuk. Başarılar diledim. Ayrılıkla ve birleşmeler doğal olmalı. O da profesyonel davranmıştı. Adana Demirspor’da başarılı olacağını düşünüyorum. Benim memlekete gidiyorsun diye şakalaştık.

Yardımcıları ile iletişimi konusundaki iddialar…

Benim anlamadığım bir şey var. Benimle futbol konuşmayan bir Allah’ın kulu var mı? Burada hepinizle tartışıyorum. Herkesten fikir alıyorum. Yardımcılarımla konuşmayacak mıyım? Her kötü sonucu zaten bana yazıyorsunuz, yardımcılarımdan ne istiyorsunuz? Futbolun içinden gelmiş, şahsiyetli insanlar. Galatasaray’a hizmet etmiş, kendini bu yola adamış oyuncuları seçiyorum. Bu insanlar fikir bazında benimle her konuyu aslan gibi tartışırlar. Kötü sonuçta muhatabınız benim zaten… Onlar değil ki.

Kulüpte benimle konuşmayanı ben sevmem. Ben bu hakkı herkese veririm. Bunların hepsini biz, kozmik odamız dahil her yerde yaparız. Levent Hoca’ya, Hasan Hoca’ya söylediniz. Bu çocuklar yeri geldi bize maç kazandırdılar. Söyledikleri oyuncu değişiklikleriyle. Yeri geldi, ilk 11’e bu oyuncu daha faydalı olur diye büyük katkı sağladılar… Antrenmanda taktik anlayışı bildikleri için daha iyi anlattılar. Çok önemli işler yaptılar; ama bizde meşhurdur. Bunlar konuşulacak son konular. Şimdi buraya, sabah Selçuk Hoca ve Necati Hoca ile bir oyuncu seyredip geldim. Kendilerini ifade ettiler. Etmezlerse orada olmayacaklarını bilirler. Konuşmayan teknik heyet olur mu? Ümit Davala, “ben iki üniversite bitirmiş gibiyim, kendi ayaklarımın üzerinde durayım” dedi. Ben de destek olacağımı söyledim. Ümit ve Hasan bize söyledikleriyle çok maç kazandırdı. Albert buraya iki aylık staja geldi. Onun iki ayını ben uzattım. “Ben geldim, Fatih Terim Üniversitesi’nde okumak istiyorum” dedi. Onların yerine her an, başka birisi ya da ikisi gelebilir. Bu çocuklara ben okey verdim. İzin istediler. Levent gibi düzgün karakterli ve çalışkan birisi… Her zaman bizim etrafımızdalar. Hasan Hoca, Ümit Hoca, Albert Hoca, Bülent Hoca, Müfit Hoca, Eser Hoca. Şahsiyetli, bilgili, bize her şeyi konuşan, bize söyleyen insanlar.

Koşu mesafeleri konusunda

Koşu mesafelerinin sezon başladıktan sonra belli bir ağırlığı var. “Şu rakamda olursak iyi olur” diye. Biz de bu veriler alındığı andan itibaren aşağıya, soyunma odasına asılır. Ne kadar sprint atmış, ne kadar yürümüş hepsi var. İş fikri ile koşulan mesafe bazen orantılı olmayabilir. 115 km koşarsınız, mağlup olursunuz. 98 km koşarsınız kazanırsın. Bunun bir karşılığı bazen olmayabilir. Veri önemlidir. Fiziki, teknik, taktik, genel veri.. Psikolojik mental veriler… Bu tür performans oyunlarında bazen değişik numaralarla karşılaşabilirsiniz. Bir oyuncunun çok koşmadığını düşünelim. Üç pas verip maçı değiştirebilir ama değerleri kadar koşmaz. Bazı oyuncular kadar kendisini zorlaması, kendisini oyunda daha yüksek tutmak adına fazla rakamlar isteriz. Avrupa’da orta sahalar artık 12km ve 13km ortalamayı buldu. Bu istatistiği iyi okumak gerekir. Ne hiçbir şeydir ne her şeydir. Kullanılması gereken bir veridir ama sizi başka yerlere çekebilir. Burada önemli olan oyuncu yapısı ve anlayışımız. Geçen senenin en çok pas yapan takımlarında biriyiz. Bu oyuncularla ilgili. Birkaç tane fiziki yapısı yüksek oyuncu koyarsanız bu ortalama yükselir.

Kaan Ayhan?

Kaan Ayhan’ı iki sene istedik. Geçen sene iki milyon Euro’ya ya alabilirdik alamadık.

Omar?

Omar’la antrenmanlarda birlikte oluyoruz. Çok mutlu olduğunu biliyoruz. Çok duygulanıyorum. Allah beterinden saklasın. Akla gelir mi? Yılbaşı akşamı gece 11, birden hastaneye fırladık. Omar devam etse bizde belki farklı neticeler alabilirdik. İyileşeceğini düşünüyorum. Çok çalışıyor. İki ameliyat geçirdi. ABD’deki doktor çok iyi dönüşler sağlamış. Yeter ki eski haline gelsin. Oynamasa da olur. Bir arkadaşımızın, Yuto’nun ciğeri söndü. Belhanda’nın çenesi kırıldı. Andone dönemedi. Muslera’nın, Emre Akbaba’nın ayağı kırıldı. Onyekuru ölümcül hastalık yaşadı. Bunlar kolay şeyler değil. Bazen Onyekuru, Morutan ve o ayarda üç oyuncunuz olsa fark etmez. Bunların hiçbirini bahane etmedik. Babel, Covid dönemindeki bel ağrılarına bağlı olarak bir anda 12 kilo verdi. Beş kişi covidli döndü milli takımdan. Ümit ederim, Omar sağlığına kavuşur. Nasıl çalışıyor size anlatamam. Ben de olması için teşvik ediyorum. Böyle devam etmesini istiyorum. İnşallah beraberce başarcağız. Galatasaray Spor Kulübü bana o kadar şey yaptık ki o da, “bir şekilde karşılığını vermek istiyorum” diyor. Artık iş paradan puldan başka şeylere döndü, duygu, aidiyet…

Okan Kocuk’un ve diğer oyuncuların kiralık olarak rakip olması…

Aslan gibi geçen sene Galatasaray’da oynayıp nasıl gereğini yaptılarsa, namuslu şerefli insanlar, Okan da çıkıp en iyi şekilde oynayacaktır. Bunun konusu edilemez. Biz de Okan’ı Muslera sonrasına hazırlıyoruz. Oynaması için kiralık olarak verdik. İnşallah çok başarılı olacak.  Böyle bir projemiz var.

Tema vakfına bağış  için düzenlenmiş olan yardım maçı hakkında teşekkür…

Rica ederim. Görünen tarafımda biliniyor, görünmeyen tarafında pek bilinmiyor. Onu da gizli tutmayı seviyoruö. Tarihin en büyük bağışlarından birini Çocuk Esirgeme Kurumu’na yapılmış ve teşekkür edilmemiş biri olarak yapıyorum. Ersun Hoca’yı aradım. “Hocam kafamda böyle bir şey var, herkes bir şey yapıyor biz de değişik bir şey düşünelim” dedim. “Ne diyorsanız başkanlarımıza danışalım” dedi hoca. Ortak bir açıklama yapmayı düşündük. Öyle gelişti. Milli takım arasında da olabilir, ocak ayında da olabilir. Yapıp bağışlayacağız. Evimdeki bahçem benim için motivasyon, kendimi dinleme kaynağıdır. Burada da öyle. Florya’daki arka bahçede 1996’da ekilen, şimdi koca koca olan ağaçlar var burada. Benim futbol oynadığım zamanda ekilenler var. Florya’da hepsini de tanırım, bilirim.

Avrupa Ligi’nde Türk takımlarıyla eşleşme konusu

Eşleşebiliriz. Bu kural var. Avrupa’da kura çekerken şu çıksın diyorsunuz, size en büyük zararı o verebiliyor. Onun için kurada çıkarsa hayırlısı demekten başka bir şey yok. Normalde aynı ülkenin iki takımı birbiriyle eşleşmiyor. Ama bu sezon böyle bir durum gelişti, bakalım.

TFF’ye karşı duruş, herhangi bir önyargı…

Önyargılı değil, pozitif bir adamım. Söyleyeceklerimden çekinmem. Yeni sezona başlarken her şeyin çok daha güzel olduğuna inanıyorum. Yermesini bildiğim gibi kişiler ve kurumları övmesini de bilirim. Buna hazırım. Kişilerle ilgili hiçbir düşüncemiz yok .Sezon öncesi hiçbir şeye önyargıyla başlatmıyorum. Umarım eşit adaletli, herkesin mutlu olduğu bir yıl olur.

Diğer Haberler

2024 TÜRKİYE FUTGOLF ŞAMPİYONASI ANTALYA’DA BAŞLIYOR
Bülent Uygun'dan flaş öneri: ÇİN KONTENJANI AÇILSIN!
Alem FM 30, Lig Radyo 18 Yaşında!
Taçspor, EMCA üyeliğine kabul edilen ilk Türk spor kulübü oldu
CANLI DİNLE
MAÇ GÜNÜ