1- KENDİ YARATTIĞI CANAVARIN KURBANI
Sezon başında ortaya attığı "Büyük takımlar hücum futbolu oynar" gibi popülist söylemlerin doğal sonucunu yaşamakta.Verdiği mesajlarla F.Bahçe taraftarını, kamuoyunu yersiz bir beklentiye soktu. Kendi yarattığı canavarın kurbanı oldu.
TAKIMI Süper Lig’de ve Avrupa Ligi’nde hiç de fena sonuçlar almamasına rağmen sürekli eleştirilen, daha şimdiden bazı kesimlerce topun ağzına koyulan Vitor Pereira sıkıntılı günler geçiriyor. Türkiye’ye gelen birçok "yabancı" teknik adam gibi büyük bir şaşkınlık yaşıyor, olanı biteni, yoğun tepkileri anlamaya, algılamaya çalışıyor. Basın toplantılarında kendisine yöneltilen eleştiri dozu hayli yüksek soruları göğüslemeye gayret ediyor. Bunu yaparken de zaman zaman agresifleşiyor, ilk günlerdeki 'neşeli' tavırlarını bir tarafa bırakıp, tepkiye tepkiyle yanıt veriyor.
BİZE GÖRE KİMSE HOCA DEĞİL
Buraya kadarki tablo, aslında Türkiye’ye gelen birçok 'yabancı' hocanın hiç de yabancı olmadığı bir durumu anlatıyor. Öyle ya bize göre kimse hoca değil, antrenör değil, futbolcu hiç değil. Yani Pereira aslında kendisinden önce hem de kendisinden çok daha kariyerli olan birçok hocanın yaşadığını yaşıyor. Ancak; Pereira’yı diğer hocalardan ayıran önemli bir nokta var. Şu anda maruz kaldığı yoğun eleştiri bombardımana neden olan ortamı yaratan da bizzat kendisi.
YERSİZ BİR BEKLENTİYE SOKTU
Sezon başında ortaya attığı "hücum futbolu oynayacağız", "büyük takımlar hücum futbolu oynar", "üç pasta kaleye gideceğiz" gibi popülist söylemlerin, doğal sonucunu yaşamakta. Pereira verdiği mesajlarla F.Bahçe taraftarını, medyayı, yönetimi, futbol kamuoyunu yanlış yönlendirdi, yersiz bir beklentiye soktu. Zaman geçtikçe bu söylediklerini 'doğal olarak' bir çırpıda başaramadı, sözünü tutamadı ve kendi yarattığı canavarın kurbanı oldu.
2- KAYIKÇI KAVGASI YAPILIYOR
“Ben ne yaparsam doğru yaparım, sezon sonunda hepiniz göreceksiniz” temalı demeçler veriyor ve zaten gergin olan ortam daha da geriliyor.
HALBUKİ daha farklı bir okumayla, F.Bahçe son 6 resmi maçta kalesinde sadece 1 gol gördü. Takım savunmasını daha iyi yapmaya başladı. Rakibine az pozisyon veriyor. Yani F.Bahçe aslında modern futbolun "olmazsa olmazı" olan defansı, gayet iyi yapıyor. Bu sayede tek golle de olsa, Türkiye’de ve Avrupa’da puanları toplamaya devam ediyor. Ama Pereira’nın sezon başında Türkiye’de oynanan futboldan, ligimizin gerçeklerinden bihaberken yaptığı, göze hoş görünme açıklamaları, şimdilerde peşini bırakmıyor. Slogan seven toplumumuzu kısa dönemde mutlu eden o iddialar, her seferinde Pereira’ya hatırlatılıyor.
ÜÇ CÜMLEDE İŞİ BİTİRECEKTİ
O da misal, "Ey spor kamuoyu, çağdaş futbolda savunma ve hücum aynı oranda önem taşır. Yeni bir takıma geldik, ben ve ekibim yeniyiz, çok sayıda yeni futbolcumuz var, sürekli pozisyona giren, heyecan yaratan bir takım yaratmayı ben de çok istiyorum. Ama takım sporlarında savunma yapmadan maç kazanamazsınız. O yüzden öncelikle savunma sistemlerimizi geliştirmek istedik. Takımın savunmadan hücuma, hücumdan savunmaya geçiş reflekslerini hızlandırmak istedik. Bunu da büyük ölçüde başardığımızı düşünüyorum. Şimdi sırada diğer konular var. Her gün üstüne koyuyoruz, başarı çok çalışanlarındır" falan ana fikirli bir açıklama yapsa, en azından biraz daha zaman kazanacak, işine bakacak.
BASIN ÜZERİNDEN KAMUOYUNA
Onun yerine basınla, basın üzerinden spor kamuoyuyla kayıkçı kavgası yapıp, "Ben ne yaparsam doğru yaparım, sezon sonunda hepiniz göreceksiniz" temalı demeçler veriyor ve zaten gergin olan ortam daha da geriliyor.
3- PEREIRA O MESAJLA MI FENERBAHÇE'YE HOCA OLDU
Pereira başarının lafla değil çaba göstermekle yakalanabileceğine inandığını söylese, bizim popülizm aşığı futbol kamuoyumuzda ne denli yer tutabilirdi?
YANİ Pereira sezon başında verdiği iddialı mesajların ceremesini çekiyor. Tabii bir yandan da, verdiği o mesajlar sayesinde bir adım öne çıktığını, F.Bahçe’ye hoca olma şansını yakaladığını söyleyenler de var. Planlı, programlı çalışmaya değer verdiğini anlatsa, başarının lafla değil çaba göstermekle, adım adım yakalanabileceğine inandığını söylese, bizim popülizm aşığı futbol kamuoyumuzda ne denli yer tutabilirdi, destek bulabilirdi, orası da ayrı tartışma konusu. Belki de o dönem için en doğrusunu yapmıştır, kim bilir!
4- ŞENOL GÜNEŞ'İN ELİ DAHA RAHAT
Adımlarını daha güvenle atıyor. Çünkü gereksiz bir beklenti yaratmadı.
LİGİN flaş takımı Beşiktaş’a baktığımızda, Şenol Güneş sezona daha ayağı yere basan açıklamalar yaparak başladı. Transfer ile ilgili iştahlı sorulara ısrarla "Ben önce elimizdeki değerleri parlatmaya çalışacağım" yanıtını verdi ve gelinen noktada bunu büyük ölçüde başarmış görünüyor. Eli daha rahat, adımlarını daha güvenle atıyor. Çünkü gereksiz bir beklenti yaratmadı.
5- GALATASARAY IBRAHIMOVIC'TE PASİF KALDI
İbrahimoviç transferini çok geç yalanladılar. “Ey taraftarlar mali durumumuz pek iç açıcı değil” bazında iletişim çalışması yapılsa bu kadar infial olmazdı.
G.SARAY da Pereira’nın yaşadığına benzer bir iletişim sorununu, içinde bulunduğu derin ekonomik krizi taraftarından gizlemeye çalışarak yaşadı. F.Bahçe ve Beşiktaş’ın forse ettiği transfer pazarında kendilerine tatmin edici bir yer bulamayan G.Saray taraftarları, tüm oklarını yönetimin üzerine doğrulttular. Bu dönemde yönetim pasif kaldı, örnek olarak İbrahimoviç transferini çok geç yalanladılar.
KOPUKLUK YAŞANMAZDI
Yine halbuki "Ey taraftarlar şu anda mali durumumuz pek iç açıcı değil, UEFA tepemizde, değil transfer yapmak elimizdekilerin bir bölümünü satmak zorundayız, Podolski gibi bir yıldız ve bazı gelecek vaat eden oyuncular aldık, bizim yanımızda olun" bazında bir iletişim çalışması yapsaydı, taraftarla yaşanan kopukluğun bir nebze önüne geçilebilirdi. Her kötü sonuçta bu kadar infial olmayabilirdi.
6- SAMİMİYETLE GERÇEKLERİ ANLAT
DOĞRULARI, doğru zamanda, doğru bir dille ifade edebilmek hayatın her alanında olduğu gibi futbolda da büyük önem taşıyor. Çünkü artık sosyal medya ve diğer tüm mecraların da yardımıyla herkes her şeyi çok yakından takip ediyor. Uzun dönemde kimseyi kandıramıyorsunuz.
Sonuç olarak dememiz o ki; Yazının ana konusu olan Pereira kamuoyunun duymak istedikleri yerine kendi gerçeklerini, samimiyetle anlatmaya başlasa, işi çok daha kolay olacak.